Perşembe, 26 Eylül 2024

Gelecek Hafta FX Piyasalarında Ana Temalar ve İşlemler

Önümüzdeki hafta yatırımcıların odağında, Fed üyelerinin konuşmaları ("Fedspeak"), Ağustos ayı Core PCE (kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi) verisi ve Eylül ayı PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) sonuçları olacak

Paylaş

FX Piyasalarında Gelecek haftanın ekonomik verileri ve küresel ekonomik gelişmelerinin piyasa hareketlerinde belirleyici rol özelliklerini özetlemeye çalıştık.

FX Piyasalarında Ana Temalar:

  1. Fed ve Diğer Merkez Bankalarının Faiz Kararları:
    • Piyasalarda Fed’in faiz indirimi döngüsüne ilişkin sinyaller dikkatle takip edilecek. Özellikle Fed yetkililerinin konuşmaları ve core PCE (kişisel tüketim harcamaları) verileri, ABD faiz politikası üzerindeki beklentileri şekillendirebilir.
    • Avrupa Merkez Bankası (ECB), Fed’in güvercin olmayan duruşuna karşı daha temkinli bir politika izliyor. Euro Bölgesi’nden gelecek önemli veriler ve ECB’nin politikalarının Euro üzerindeki etkisi izlenecek.
    • Japonya Merkez Bankası (BoJ) ise, enflasyon beklentilerini yakından takip ediyor. BoJ’un enflasyondaki gelişmelere nasıl yanıt vereceği, özellikle Tokyo enflasyon verilerinin ardından daha net hale gelebilir.
    • İngiltere Merkez Bankası (BoE), faiz oranlarını sabit tutarak kademeli bir gevşeme politikasını sinyalliyor. İngiltere’den gelecek PMI ve CBI verileri, sterlin üzerinde kısa vadeli etkiler yaratabilir.
    • İsviçre Merkez Bankası (SNB), başkan Thomas Jordan’ın son toplantısında faiz oranlarını sabit tutarken, piyasalar SNB’nin ileriye dönük para politikasına dair sinyalleri yakından izleyecek. İsviçre Frangı’nın (CHF) son haftalardaki güçlenmesi ve düşük enflasyon, SNB’nin ileride daha güvercin bir duruş sergilemesine neden olabilir.
    • Avustralya Merkez Bankası (RBA) faiz oranlarını sabit tutarken, piyasalar RBA’nın gelecekteki faiz politikasıyla ilgili enflasyon verilerini yakından izleyecek.
    • Kanada Merkez Bankası (BoC) tarafında ise piyasalar, yıl sonuna kadar 75 baz puanlık ek gevşeme fiyatlarken, Ağustos ayı perakende satış verileri, büyüme ve enflasyon üzerindeki baskıları daha iyi anlamak için önemli olacak.
  2. İskandinav Para Birimleri Arasındaki Politika Farklılıkları:
    • Norges Bankası ve Riksbank arasındaki faiz farklılıkları NOK/SEK paritesinde belirleyici olacak. Norges Bankası’nın mevcut faiz seviyesini sabit tutması ve Riksbank’ın peş peşe faiz indirimleri arasında büyüyen fark, NOK’u destekleyebilirken SEK üzerindeki baskıları artırabilir.
  3. Çin Verileri ve Risk Algısı:
    • Çin’den gelecek ekonomik veriler, AUD ve NZD gibi Çin’le yakından bağlantılı para birimlerinin performansını etkileyebilir. Zayıf gelen veriler, bu para birimleri üzerinde baskıyı artırabilir.
  4. Enerji Fiyatları ve Petrol:
    • Petrol fiyatları, jeopolitik gelişmeler ve arz-talep dengesine bağlı olarak oynaklık gösterebilir. Norveç Kronu (NOK) gibi petrol bağlantılı para birimleri bu gelişmelerden etkilenmeye devam edecek.

İşlemler:

  1. USD/CAD – Yukarı Yönlü Potansiyel:
    • Kanada’dan zayıf gelen enflasyon ve perakende satış verileri, USD/CAD paritesini destekleyebilir. Fed’in güçlü duruşu ve Kanada’da devam eden ekonomik zayıflık, USD/CAD’de yukarı yönlü hareketi teşvik edebilir.
  2. NOK/SEK – NOK’un Üstünlüğü:
    • Norges Bankası‘nın daha sabırlı duruşu ve Riksbank’ın hızlı faiz indirimleri, NOK/SEK paritesinde NOK’un güçlenmesine yol açabilir. 0.95 seviyesi önemli bir destek olarak izlenirken, NOK’un SEK’e karşı avantajını koruması bekleniyor.
  3. AUD/USD ve NZD/USD – Aşağı Yönlü Risk:
    • Zayıf Çin verileri ve ABD faiz farkı, hem AUD/USD hem de NZD/USD paritelerinde aşağı yönlü riskler doğuruyor. Fed’den gelecek güvercin olmayan mesajlar, bu pariteler üzerinde baskıyı artırabilir.
  4. EUR/USD – Dalgalı Seyir:
    • ECB‘nin güvercin bir duruşa kayma olasılığı ve Euro Bölgesi’nden gelecek zayıf veriler, EUR/USDparitesini baskılayabilir. Almanya’dan gelecek iş dünyası güven endeksi ve PMI verileri parite için önemli olabilir.
  5. USD/JPY – Enflasyon Farklılıkları:
    • Japonya’dan gelecek enflasyon verileri ve ABD’deki core PCE verisi, USD/JPY paritesinde belirleyici olacak. Fed ve BoJ’un politika farklılıkları paritede yön arayışına neden olabilir.
  6. GBP/USD – PMI Verileriyle Belirginleşen Riskler:
    • BoE’nin kademeli gevşeme sinyalleri ve İngiltere’den gelecek PMI verileri, GBP/USD üzerinde baskı yaratabilir. Özellikle olumsuz veriler, sterlinin zayıflamasına neden olabilir.
  7. CHF – Güçlenen Frank:
    • SNB‘nin faiz oranlarını sabit tutmasının ardından, CHF üzerindeki baskılar artabilir. İsviçre’den gelecek enflasyon ve ekonomik veriler, CHF’nin güçlü kalmasını sağlayabilir. Ancak SNB’nin, USD/CHF veya EUR/CHF paritelerine olası müdahaleleri de yakından takip edilecek. İsviçre Frangı’nın “yüksek değerli” statüsüne yönelik söylemler, CHF’nin yönünü belirlemede kritik rol oynayabilir.
  8. EUR/SEK – Kısa Vadeli Baskı:
    • İsveç’in zayıf makroekonomik performansı ve Riksbank’ın faiz indirimleri EUR/SEK paritesinde SEK üzerinde baskı oluşturabilir. Ancak, paritenin 11.20/11.30 seviyesinin altına kalıcı bir düşüş yaşaması için İsveç ekonomisinde ciddi bir toparlanma gerekiyor.

Haftalık Görünüm Raporu

EUR/USD: Aşırıya Kaçan Farklılaşma mı?

Ana Tema: 

EUR/USD paritesinin bu yılki dalgalı seyri, ECB (Avrupa Merkez Bankası) ile Fed (ABD Merkez Bankası) arasındaki faiz beklentileri arasındaki farklılıklar tarafından yönlendirilmiştir. Yılın ilk yarısında, zayıf Euro Bölgesi ekonomik görünümü ve mali risklerin etkisiyle ECB’nin Fed’den daha güvercin bir duruş sergileyeceği beklentisi hakimdi. Ancak, Eylül ayında ABD’deki zayıflayan işgücü piyasası ve enflasyon verileri, Fed’in daha güvercin bir tutuma yönelmesine neden oldu. Bu durum, iki merkez bankası arasındaki faiz beklentisi farkının aşırıya kaçtığına işaret edebilir.

Gelecek Hafta: 

Önümüzdeki hafta, Euro Bölgesi’nden açıklanacak PMI ve iş dünyası güven endeksleri gibi veriler, paritenin kısa vadeli hareketlerini belirlemede kritik rol oynayacaktır. Özellikle Almanya’nın ifo iş iklimi endeksi, piyasa katılımcılarının yakından takip edeceği veriler arasında. Euro, mevcut fiyatlamada birçok olumlu gelişmeyi içerdiği için, hayal kırıklığı yaratabilecek veriler paritede aşağı yönlü riskler doğurabilir.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: EUR/USD paritesi, veri akışına duyarlı bir şekilde hareket etmeye devam edecektir. Euro Bölgesi’nden gelecek olumsuz veriler, Fed’in daha güvercin tutumunun fiyatlandığı bir ortamda, EUR/USD paritesinde baskı yaratabilir. Bu nedenle, yatırımcıların kısa vadede Euro üzerinde daha temkinli bir tutum benimsemeleri uygun olabilir.

Uzun Vade: ABD’nin veri bağımlı politika yaklaşımı, Fed’in faiz indirimlerinde hızlı hareket etmeyebileceğine işaret ediyor. Bu durum, uzun vadede EUR/USD paritesinde aşağı yönlü risklerin devam edebileceği anlamına gelir. Ayrıca, ECB’nin de Euro Bölgesi büyüme zayıflığı ve mali riskler nedeniyle daha güvercin bir tutuma geçme olasılığı değerlendirilmeli.

Yatırımcılar, önümüzdeki haftaki kritik verileri yakından izlemeli ve her iki merkez bankasından gelen açıklamaları dikkatle takip etmelidir.


ABD Doları: Fed’in Eylemleri, Sonuçlar ve Gelecekteki Yol

Ana Tema: 

Eylül ayında Fed’in gerçekleştirdiği 50 baz puanlık faiz indirimi ve gelecekteki agresif gevşeme sinyalleri, piyasaların güvercin beklentilerinin bir miktar altında kaldı. Bu gelişmeye rağmen, ABD doları (USD) son dönem düşük seviyelerinde işlem görüyor. Bu bağlamda, USD’nin gelecekteki performansı büyük merak konusu. Tarihsel olarak, Fed’in faiz indirim döngüleri sırasında USD’nin güvenli liman ve riskle ilişkilendirilen para birimleri karşısındaki hareketleri farklı sonuçlar doğurmuştur. ABD ekonomisinin gücüne bağlı olarak ABD Doları’nın kısa ve orta vadeli seyri belirlenecek.

Gelecek Hafta: 

Önümüzdeki hafta yatırımcıların odağında, Fed üyelerinin konuşmaları (“Fedspeak”), Ağustos ayı Core PCE (kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi) verisi ve Eylül ayı PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) sonuçları olacak. Fed’in son açıklamaları, piyasaların beklediği kadar agresif bir gevşeme sinyali vermediği için bu veriler USD’nin yönünü belirlemede kritik rol oynayacak. Özellikle FOMC (Federal Açık Piyasa Komitesi) üyeleri arasında gelecekteki gevşeme politikasının agresifliği konusunda ciddi görüş ayrılıklarının olup olmadığı piyasa için büyük önem arz ediyor. Eğer Core PCE verisinde yukarı yönlü sürprizler olursa, bu, Fed’in enflasyon ve istihdam odaklı ikili hedeflerine sıkı bağlı kaldığını gösterebilir ve beklenenden daha yavaş bir faiz indirimi döngüsü olasılığını güçlendirebilir.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: ABD doları, önümüzdeki hafta açıklanacak olan Core PCE ve PMI verilerine duyarlı olacak. Eğer veriler güçlü gelirse, Fed’in faiz indirimlerinde daha temkinli olabileceği ve bu durumun USD’yi destekleyebileceği öngörülüyor. FOMC üyelerinden gelecek yorumlar, USD’nin hareketlerinde kısa vadede belirleyici olabilir.

Uzun Vade: Tarihsel analizler, USD’nin Fed’in gevşeme döngüleri sırasında güvenli liman para birimleri karşısında zayıfladığını ancak riskle ilişkilendirilen para birimlerine karşı dayanıklı kaldığını gösteriyor. ABD’nin sert bir ekonomik daralma mı yoksa yumuşak bir iniş mi yaşayacağına dair belirsizlik devam ediyor. Sert bir iniş durumunda USD’nin güvenli liman para birimleri karşısında değer kaybetmesi olası, ancak ABD ekonomisinin yumuşak bir iniş gerçekleştirmesi durumunda USD’nin güç kazanabileceği tahmin ediliyor.

Yatırımcılar, bu haftaki kritik verileri yakından takip ederek, USD’nin kısa ve orta vadeli hareketlerine dair daha net bir yol haritası oluşturabilirler.


CHF: Jordan Döneminin Sonunda Yeniden Sürpriz mi Gelecek?

Ana Tema: 

Bu hafta gerçekleşecek olan İsviçre Merkez Bankası (SNB) toplantısı, Başkan Thomas Jordan’ın 12 yılı aşkın liderliğinin son toplantısı olacak. Jordan’ın başkanlığı döneminde önemli adımlar atıldı; özellikle Ocak 2015’te EUR/CHF tabanının ani kaldırılması ve Haziran 2022’de SNB’nin sıkılaşma döngüsüne 50 baz puanlık faiz artırımıyla başlaması dikkat çekti. Bu toplantıda ek bir faiz indirimi bekleniyor; ancak 25 baz puanlık bir kesinti mi yoksa daha büyük bir 50 baz puanlık adım mı atılacağı konusunda belirsizlik var. Bunun iki temel nedeni var: İsviçre’de enflasyon beklenenden daha düşük seyrediyor ve CHF, Haziran toplantısından bu yana geniş çapta değer kazandı.

Gelecek Hafta: 

SNB’nin faiz indirimi konusunda kararı, İsviçre frankının performansını etkileyebilir. Özellikle CHF’nin “yüksek değerli” olarak tanımlanması gibi güçlü söylemlerle döviz piyasasına müdahale edilebilir. Buna ek olarak, döviz rezervlerine dair verilerde henüz büyük bir artış görülmemesine rağmen, SNB’nin döviz alımlarına yönelik daha açık bir odaklanma gündeme gelebilir.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: Eğer SNB, 25 baz puanlık bir indirimle yetinir ve frankın değerlenmesine karşı güçlü söylemler geliştirirse, CHF üzerinde sınırlı bir baskı görülebilir. Ancak, 50 baz puanlık bir kesinti, daha dramatik bir piyasa tepkisine yol açabilir. Yatırımcılar, küresel risk iştahının düşmesi durumunda CHF’yi güvenli liman olarak değerlendirebilir.

Uzun Vade: 50 baz puanlık bir faiz indiriminin en güçlü gerekçesi, enflasyon beklentilerindeki ciddi aşağı yönlü revizyon olabilir. SECO’nun 2025 için TÜFE tahminini %1.1’den %0.7’ye düşürmesi, bu tür bir indirimi destekler nitelikte. Uzun vadede, USD/CHF paritesi, EUR/CHF paritesine kıyasla daha cazip görünebilir.

Sonuç olarak, SNB’nin faiz kararı ve Jordan’ın vedası, İsviçre frankı üzerinde kısa vadede dalgalanmalara neden olabilir, ancak uzun vadede USD/CHF paritesinde alım fırsatları doğabilir.


JPY: Enflasyonun Çift Yönlü Mücadelesi

Ana Tema: 

Japonya Merkez Bankası (BoJ), Japon yeni (JPY) üzerinde ek bir destek sağlamadı. BoJ, para politikası normalleştirme eğiliminde olmasına rağmen, faiz artışlarının yakın bir zamanda gelmeyeceğine işaret ediyor. Öte yandan, Fed, agresif bir faiz indirim döngüsüne yönelik beklentileri soğutmuş durumda. Bu durum, ABD ve Japonya arasındaki faiz farkını desteklemekte ve USD/JPY paritesini güçlendirmektedir. Yatırımcılar, ABD’de yumuşak bir ekonomik iniş umutlarıyla USD/JPY’yi desteklemeye devam ediyor.

Gelecek Hafta: 

USD/JPY’nin hareketinde, Japonya’daki enflasyon verileri önemli bir rol oynayacak. Tokyo enflasyon verileri, ülke genelindeki enflasyon için öncü bir gösterge olarak görülüyor. Eğer enflasyon BoJ’un beklentilerine paralel hareket ederse, bu gelecekte faiz artışlarını tetikleyebilir. Aksi takdirde, enflasyon BoJ’un beklentilerini aşarsa, yatırımcılar BoJ’un faiz artışlarını daha erken beklemeye başlayabilir. BoJ, önümüzdeki yedi ayda taze gıda hariç enflasyonun %2.7’den %2.5’e düşeceğini, enerji hariç enflasyonun ise %1.9’un altında kalmasını bekliyor. Aynı zamanda, ABD’den gelecek olan core PCE verisi ve Fed yetkililerinin konuşmaları da USD/JPY için önemli olacak. Özellikle FOMC’nin noktasal grafiklerinde yer alan Fed yetkililerinin daha kademeli bir gevşeme politikasını tercih edebileceği sinyalleri, piyasanın dikkatle izleyeceği bir diğer gelişme olacak.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: Japonya’dan gelecek Tokyo enflasyon verileri ve ABD’deki core PCE verisi USD/JPY paritesinde belirleyici olacak. BoJ’un gelecekteki faiz artışlarını öne çekecek enflasyon sürprizleri, JPY’nin değer kazanmasına yol açabilir. Ancak, Fed yetkililerinden gelecek güvercin açıklamalar USD/JPY üzerindeki baskıyı hafifletebilir.

Uzun Vade: Japonya’da Liberal Demokrat Parti (LDP) başkanlık seçimi de JPY için önemli bir gelişme. Seçimde öne çıkan adaylardan Sanae Takaichi, BoJ’un mevcut gevşek para politikasını devam ettiren “Sanaenomics” adında bir strateji benimsemektedir. Ancak, seçimde Shigeru Ishiba veya Taro Kono gibi neo-liberalist adaylardan birinin kazanması, BoJ’un para politikasının normalleşme sürecini hızlandırabilir ve JPY üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir.

Sonuç olarak, enflasyon verileri, ABD-Japonya faiz farkı ve siyasi gelişmeler USD/JPY paritesinin yönünü belirlemeye devam edecek.


GBP: BoE Sonrası Görünüm

Ana Tema: 

Eylül ayında İngiltere Merkez Bankası (BoE), beklendiği gibi faiz oranlarını sabit tuttu, ancak kademeli bir gevşeme politikasına devam edileceğinin sinyallerini verdi. Para Politikası Komitesi’ndeki oylamada, yalnızca Swati Dhingra 25 baz puanlık faiz indirimi yönünde oy kullanarak güvercin duruşunu sürdürdü. BoE ayrıca önümüzdeki 12 ay içinde devlet tahvili (gilt) portföyünü 100 milyar GBP daha azaltmayı planladığını duyurdu. İngiltere faiz piyasaları, Kasım ve Aralık 2024 için gevşeme beklentilerinden yaklaşık 5 baz puan sildi. BoE’nin “kademeli” gevşeme vurgusu, piyasa tarafından daha az güvercin bir adım olarak algılanmış olabilir.

Gelecek Hafta: 

İngiltere’nin ekonomik görünümünde önemli bir toparlanma olmazsa, BoE’nin ECB veya Fed’den anlamlı bir şekilde ayrışması zor olabilir. Ayrıca, iktidardaki İşçi Partisi’nin mali sıkılaştırma planları, reel gelirlerdeki artış ve iş dünyası güvenindeki iyileşmenin yaratacağı olumlu büyüme etkilerini dengeleyebilir. Önümüzdeki hafta yatırımcıların odak noktası PMI verileri ve Eylül ayına ait CBI verileri olacak. GBP görünümü açısından, Fed’in Eylül ayındaki agresif faiz indirimi sonrası piyasadaki risk iştahının artması, sterline olan talebi artırabilir ve carry trade fırsatlarını destekleyebilir. Ancak, sterlinin şu anda aşırı değerlenmiş olması, para birimini kâr realizasyonlarına karşı savunmasız hale getirebilir. Özellikle PMI verilerinin İngiltere’nin ekonomik dayanıklılığına ilişkin şüpheler doğurması durumunda sterlin baskı altında kalabilir.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: İngiltere PMI ve CBI verileri, GBP‘nin kısa vadeli hareketlerinde belirleyici olacaktır. Sterlinin faiz avantajı devam etse de, mevcut aşırı değerlenmiş görünüm kâr realizasyonlarına karşı savunmasız bırakabilir. Verilerin olumsuz gelmesi halinde, sterlin baskı altında kalabilir.

Uzun Vade: 2024 sonuna kadar BoE’nin iki faiz indirimi yapacağı beklentisi hâlâ piyasalarda güçlü bir şekilde fiyatlanıyor. Ancak, İngiltere’nin ekonomik görünümünde ciddi bir iyileşme olmadığı sürece, BoE’nin diğer merkez bankalarından bağımsız bir politika izlemesi zor olabilir. Mali sıkılaştırma politikaları da büyüme üzerinde baskı yaratabilir.

Sonuç olarak, İngiltere verileri ve küresel risk iştahı GBP’nin yönünü belirleyecektir.


Kanada Doları: Yakala, Yakalayabilirsen

Ana Tema: 

USD/CAD paritesi, Fed’in 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından 1.3650 seviyesine kadar yükseldi ancak kısa sürede 1.3550’nin altına gerileyerek iki haftanın en düşük seviyesine ulaştı. Bu volatilite, düşük bir baz seviyesinden kaynaklansa da paritenin kısa vadede hangi yöne hareket edeceği konusunda belirsizlik sürüyor. Özellikle Kanada’nın Ağustos ayı TÜFE verilerinin beklenenden daha yumuşak gelmesi, USD/CAD paritesinin 1.36’nın üzerine çıkmasını destekleyebilir.

Gelecek Hafta: 

Önümüzdeki hafta Kanada veya ABD’den önemli veri açıklamaları beklenmiyor, bu da USD/CAD paritesinde belirsizliğin devam edebileceğini gösteriyor. Bununla birlikte, Kanada’da manşet enflasyonun %2’ye ulaşması, Kanada Merkez Bankası’nın (BoC) hedefinden neredeyse bir yıl önce gerçekleşti. Ayrıca, giyim ve ayakkabı fiyatlarındaki düşüş gibi olağandışı eğilimler, Kanada hanehalkının karşılaştığı zorlukları işaret ediyor. Bu, perakende satış verilerinin yakından izlenmesine neden olabilir. Öte yandan, Fed’in bu ay gerçekleştirdiği faiz indirimi, BoC’yi benzer bir adım atmaya teşvik edebilir. Ancak, BoC tutanaklarında, böyle bir adımın değerlendirildiğine dair net bir işaret görülmedi. Para piyasaları ise yıl sonuna kadar 75 baz puanlık ek bir gevşemeyi fiyatlıyor.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: USD/CAD paritesinin kısa vadede hangi yöne gideceği belirsizliğini koruyor. Kanada’da yumuşak gelen enflasyon verileri ve ABD-Kanada arasındaki faiz farklarının genişlemesi, paritenin 1.36’nın üzerine çıkmasını destekleyebilir. Ancak, ekonomik verilerin eksikliği nedeniyle volatilite sürebilir.

Uzun Vade: Kanada para piyasalarında yıl sonuna kadar 75 baz puanlık faiz indirimi beklentisi bulunuyor. Ancak, BoC’nin para politikasına ilişkin belirsizlikler ve küresel ekonomik koşullar, CAD üzerindeki baskıları artırabilir. Ayrıca, Kanada’da hanehalkının zayıflayan harcama gücü, perakende satışlarda olası bir düşüşe işaret edebilir.

Sonuç olarak, USD/CAD paritesindeki hareketler, Kanada içindeki gelişmelerin yanı sıra Fed ve BoC’nin gelecekteki politika kararlarına bağlı olarak şekillenecektir.


AUD & NZD: Sıkışmış Durumda

Ana Tema: 

Avustralya doları (AUD) ve Yeni Zelanda doları (NZD), iki ana faktör nedeniyle baskı altında kalmaya devam ediyor: (1) Fed’in faiz indirimine rağmen beklentilerin altında kalan güvercin duruşu ve noktasal grafik güncellemeleri, (2) zayıf Çin verileri. AUD/USD’nin 0.6800 seviyesinin üzerinde kalmakta zorlanması ve NZD/USD’nin 0.6300 seviyesini aşamaması bekleniyor. Önümüzdeki hafta, Fed yetkililerinin yapacağı açıklamalar, AUD ve NZD üzerinde baskıyı artırabilir. Fed’in noktasal grafiklerine göre bazı yetkililer, öngörülenin aksine daha yavaş bir gevşeme patikasını tercih edebilir.

Gelecek Hafta: 

Fed yetkililerinin yapacağı konuşmalar, ABD tüketici güveni ve core PCE (kişisel tüketim harcamaları) enflasyon verileri, AUD ve NZD’nin hareketleri üzerinde etkili olacak. Öte yandan, Avustralya Merkez Bankası’nın (RBA) faiz oranını %4.35’te sabit tutması bekleniyor ve bankanın, 2025 yılına kadar faiz indirimi yapmayacağı öngörülüyor. Avustralya’nın Ağustos ayı TÜFE verileri, AUD üzerinde RBA toplantısından daha etkili olabilir. Hükümetin elektrik fiyatlarına yönelik sübvansiyonları ve yaşam maliyeti önlemleri, enflasyonu %2-3 hedef bandına çekebilir. Ancak, RBA bu verilerin geçici etkilerini göz ardı edeceğini ve çekirdek enflasyona odaklanacağını belirtti.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: Önümüzdeki hafta AUD ve NZD için aşağı yönlü riskler devam ediyor. Fed yetkililerinin güvercin açıklamalardan kaçınması ve ABD’den gelecek olumlu veriler, AUD/USD ve NZD/USD üzerinde baskı yaratabilir. Özellikle, ABD enflasyon ve tüketici güveni verileri döviz çiftlerinin yönü için belirleyici olacaktır.

Uzun Vade: Avustralya’da hükümetin yaşam maliyeti yardımları manşet enflasyonu düşürebilir, ancak bu etkilerin geçici olması ve çekirdek enflasyonun RBA tarafından dikkate alınması gerekiyor. RBA’nın faiz indirimine gitmemesi, AUD’yi bir miktar destekleyebilir. Ancak, Fed’in daha kademeli bir gevşeme patikası izleme olasılığı, USD’nin güçlü kalmasına ve AUD ve NZD üzerinde baskıya neden olabilir.

Sonuç olarak, AUD ve NZD, ABD ve Çin kaynaklı ekonomik gelişmelerin etkisiyle baskı altında kalmaya devam edecek.


NOK & SEK: Politika Farklılıklarını Uyumlaştırmak

Ana Tema: 

İskandinav para birimleri, Eylül ayı başındaki zayıflıklarını toparladı ve ABD’deki güçlü makro veriler ile 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından piyasa endişelerinin azalmasıyla tekrar değer kazandı. Küresel piyasa hissiyatı, NOK ve SEK’in genel yönünü belirlemeye devam edecek olsa da, önemli şokların olmaması durumunda NOK’un SEK’e göre daha iyi performans göstermesi bekleniyor. NOK/SEK paritesi, son dört yıldır güçlü bir destek seviyesi olan 0.95’lerden sıçrama yaptı.

Nordik ülkeler arasındaki farklılık en çok para politikalarında kendini gösteriyor. Riksbank’ın daha hızlı faiz indirimlerine yönelmesi, Norges Bankası’nın mevcut duruşuyla zıtlık oluşturuyor. Norges Bankası, dün faiz oranını %4.50’de sabit tuttu ve ilk faiz indirimini 2025’in ilk çeyreği için öngördü. Norveç’te enflasyonun düşmesi, NOK’un zayıflaması ve ekonomik aktivitenin sabit kalmasıyla dengelendi. Öte yandan, Riksbank’ın Çarşamba günü peş peşe 25 baz puanlık faiz indirimi yapması bekleniyor ve politika faizi %3.25’e inecek. SEK’in gelecekteki toplantılarda daha fazla faiz indirimi beklentisine odaklanması muhtemel. Haziran tahminlerinin bir yıl öncesinde %2.75’e ulaşılması, terminal faiz beklentisinin %2’ye kadar gerileyebileceğini gösteriyor.

Gelecek Hafta: 

EUR/SEK paritesi, şimdilik 11.20/11.30 seviyelerinin altına kalıcı olarak düşmekte zorlanabilir. Bu durum, İsveç’in Euro Bölgesi karşısındaki makroekonomik performansının iyileşmesiyle değişebilir.

Strateji ve Öngörüler:

Kısa Vade: Norges Bankası’nın durağan para politikası, NOK’u desteklemeye devam edebilir. Öte yandan, Riksbank’ın hızlı faiz indirimleri SEK üzerinde baskı yaratabilir. Ancak, SEK’in yüksek beta EUR proxy statüsü kısa vadede bir destek sağlayabilir.

Uzun Vade: Riksbank’ın daha erken faiz indirimlerine gitmesi ve terminal faiz beklentilerinin %2 civarına gerilemesi, SEK’in uzun vadede zayıflamasına yol açabilir. NOK ise daha güçlü bir politika duruşu sergileyerek SEK’e göre avantaj sağlayabilir.

Sonuç olarak, NOK ve SEK arasındaki farklılıklar, para politikalarının ayrışmasından kaynaklanıyor ve bu durum NOK’u kısa vadede daha avantajlı hale getirebilir.

Son Yazılar

İlginizi Çekebilir