Perşembe, 26 Eylül 2024

TCMB Politika Faizini değiştirmedi, 50 seviyesinde bıraktı

Paylaş

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50’de sabit tutulmasına karar vermiştir. Bu Merkez Bankası kararı, para politikasında mevcut duruşun korunmasına yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir. Karar metnine bu linkten erişebilirsiniz.

TCMB Politika Faizi Karar Metni İncelenmesi:

  1. Politika Faizinin Sabit Tutulması:
    • Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizini %50’de sabit tutma kararı almış. Bu, mevcut ekonomik koşulların değerlendirilmesi sonucunda, enflasyonla mücadelede belirli bir denge sağlandığını ve mevcut sıkı para politikasının sürdürülmesi gerektiğini düşündüklerini gösteriyor. Merkez Bankaları benzer durumlarda faiz oranlarını sabit tutarak, mevcut ekonomik dengeleri koruma yoluna gitmektedir.
  2. Enflasyon ve Talep Eğilimleri:
    • Temmuz ayı itibarıyla enflasyonun ana eğiliminde sınırlı bir artış görülmüş, ancak bu artış ikinci çeyrek ortalamasının altında kalmış. Üçüncü çeyrek göstergeleri, iç talepte yavaşlamaya işaret ediyor, bu da enflasyonist baskıların hafiflediği anlamına geliyor. Benzer şekilde, Merkez Bankaları, enflasyonun geçici olduğunu düşündüklerinde politika faizini sabit tutarak, daha fazla veri toplamayı tercih edebilmektedirler.
  3. Enflasyon Beklentileri ve Fiyatlama Davranışları:
    • Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından önemi vurgulanmış. Bu, Kurul’un, gelecekteki enflasyon beklentilerini yönetmeye ve piyasa aktörlerinin davranışlarını şekillendirmeye odaklandığını gösteriyor. Merkez Bankaları, beklenti yönetimine büyük önem vererek, para politikası kararlarının etkili olmasını sağlamaya çalışırlar.
  4. Parasal Sıkılaştırmanın Gecikmeli Etkileri:
    • Kararda, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin dikkate alındığı belirtilmiş. Bu, faiz artışlarının etkilerinin ekonomiye tam olarak yansıması için zamana ihtiyaç duyulduğunu vurgular. Bu, Fed’in “lag effect” dediği ve BoE’nin de sıkça dile getirdiği bir durumdur.
  5. Gelecekteki Politika Duruşu:
    • Enflasyon beklentilerinde bozulma olursa, daha sıkı bir para politikası duruşu benimsenebileceği ifade edilmiş. Merkez Bankaları enflasyonist baskılar artarsa faiz oranlarını yükseltme yoluna gidebilirler.
  6. Finansal Piyasa ve Likidite Yönetimi:
    • Kredi ve mevduat piyasalarında beklenmeyen gelişmeler yaşanırsa, ilave adımlar atılacağı ve likidite koşullarının yakından izleneceği belirtilmiş. Merkez Bankaları istikrarı sağlamak için gerektiğinde “niceliksel sıkılaştırma” gibi araçları kullanırlar.

Bu karar metni, Türkiye Merkez Bankası’nın, mevcut enflasyon ve iç talep koşullarını göz önünde bulundurarak, para politikasını sabit tutma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Kararın genel tonu, ihtiyatlı bir duruşu koruyarak, enflasyonla mücadelenin uzun vadeli sürdürülebilirliği üzerinde duruyor. Enflasyon beklentilerinin yönetilmesi, fiyat istikrarının sağlanması ve ekonomik göstergelerin yakından izlenmesi ön planda tutulmuş.

Bu tür bir kararda, önümüzdeki dönemde sıkı para politikasının sürdürüleceği sinyali verilirken, ekonomide olası olumsuz gelişmelere karşı da esneklik payı bırakılıyor. Bu da, Türkiye Merkez Bankası’nın, ekonomiyi gerektiği şekilde yönlendirme kabiliyetini korumaya çalıştığını gösteriyor. Kararın piyasalara olan etkisi, merkez bankasının kredibilitesine ve gelecekteki enflasyon beklentilerine bağlı olarak şekillenecektir.

TCMB Karar Metni içinde şu bölüm daha çok ilgimizi çekti:

“Mal enflasyonu düşerken hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmeler enflasyonist riskleri canlı tutmaktadır.”

Mal Enflasyonu: Mal enflasyonu, genellikle tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) yer alan fiziksel ürünlerin fiyat artışlarını ifade eder. Türkiye’de son dönemde mal enflasyonunda bir düşüş gözlemleniyor. Bu düşüş, tedarik zincirindeki iyileşmeler, ithalat maliyetlerindeki azalma veya iç talebin zayıflaması gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Mal enflasyonundaki düşüş, özellikle enerji ve gıda fiyatlarındaki istikrarla da ilişkili olabilir.

Hizmet Enflasyonu: Hizmet enflasyonu ise sağlık, eğitim, ulaşım, barınma gibi fiziksel olmayan hizmetlerin fiyatlarındaki artışları ifade eder. Hizmet enflasyonunun mal enflasyonuna göre daha yapışkan (katı) ve gecikmeli bir iyileşme göstermesi bekleniyor. Bu, hizmet sektöründeki fiyatların genellikle daha az esnek olmasından kaynaklanır. Hizmet sektöründe ücretlerin, kiraların ve diğer sabit maliyetlerin etkisi daha belirgindir ve bu maliyetler, fiyatların düşüşünde daha yavaş bir yanıt verir.

Hizmet Enflasyonundaki Yüksek Seyir ve Katılık (Sticky Prices): Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, fiyatların aşağı yönlü hareketlerinde esnek olmamasını ifade eder. Hizmet sektöründe ücretlerin, kiraların ve diğer sabit maliyetlerin genellikle sabit kalması nedeniyle bu fiyatların hızlı bir şekilde düşmesi zordur. Özellikle emek yoğun sektörlerde, işgücü maliyetleri genellikle ana maliyet unsurlarından biridir ve bu maliyetler, iş gücü piyasasındaki sıkılık nedeniyle kolayca düşürülemez. Bu durum, hizmet enflasyonunu yüksek tutar.

Jeopolitik Gelişmeler: Jeopolitik riskler, enerji fiyatları, tedarik zinciri kesintileri, ticaret kısıtlamaları veya bölgesel çatışmalar gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Bu tür gelişmeler, hizmet sektöründe özellikle ulaşım, enerji, ve diğer kritik hizmetlerin maliyetlerini artırabilir. Hizmet enflasyonu üzerindeki bu tür dışsal baskılar, enflasyonist risklerin canlı kalmasına neden olur. Örneğin, enerji fiyatlarındaki artışlar, ulaşım maliyetlerini artırarak hizmet sektöründeki enflasyonu yukarı çekebilir.

Bu bağlamda, mal enflasyonundaki düşüş olumlu bir gelişme olarak görülse de, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyonla mücadelenin devam edeceğine işaret ediyor. Hizmet enflasyonunun yapışkan doğası ve jeopolitik gelişmelerin yaratabileceği riskler, merkez bankasının sıkı para politikası duruşunu sürdürmesini gerektiriyor. Bu, enflasyon beklentilerinin yönetilmesi ve ekonomide sürdürülebilir fiyat istikrarının sağlanması açısından kritik bir faktördür.


Ek Bilgi ve Açıklama

Niceliksel Sıkılaştırma (QT):

Merkez bankalarının para politikasını sıkılaştırmak amacıyla uyguladığı bir stratejidir. QT, merkez bankasının bilançodaki varlıkları, genellikle devlet tahvilleri ve ipoteğe dayalı menkul kıymetler gibi varlıkları, piyasada sattığı veya vadeleri doldukça yeniden yatırım yapmaktan kaçındığı bir süreçtir. Bu, piyasadan likidite çekilmesine ve para arzının azalmasına neden olur.

  • Amaç: Ekonomide aşırı likiditenin çekilmesi, enflasyon baskılarının azaltılması ve para politikasının sıkılaştırılması.
  • Nasıl İşler?: Merkez bankası, elindeki varlıkları satmaya veya vadeleri doldukça bu varlıkları yenilememeye başlar.
  • Sonuç: Piyasalarda likidite azalır, faiz oranları yükselebilir ve kredi maliyetleri artabilir, bu da ekonomik aktivitede yavaşlamaya yol açabilir.

QT, Niceliksel sıkılaştırmanınin (QE) tersidir; QE’de merkez bankası piyasalara likidite sağlamak için varlık alımları yaparken, QT’de bu varlıkları elden çıkararak piyasadan likidite çeker.


İlginize Çekebilir: Fitch Türkiye’yi ‘B+’a Yükseltti; Görünüm Pozitif

Son Yazılar

İlginizi Çekebilir